Beş Sevim Apartmanı - Mine Söğüt
- antalyakitapkulubu

- 3 gün önce
- 2 dakikada okunur

Mine Söğüt’ün Beş Sevim Apartmanı, çağdaş Türk edebiyatında travma, inanç ve gerçeklik arasındaki geçirgen sınırları ele alış biçimiyle öne çıkan, küçük öykülerden oluşan bir nevi novella. Söğüt’ün gerçeği masalla ören üslubu, halk anlatılarını, büyülü gerçekçi imgeleri ve postmodern teknikleri harmanlayan yapısı burada en olgun hâliyle karşımıza çıkmaktadır. Roman, psikolojik çözümlemeyi fantastik bir düzlemle birleştirirken, okuru hem masalsı hem de sarsıcı bir gerçeklikle yüzleştirir. İnancın insan zihninde yarattığı kırılmalar, aklın en kuytu yerlerine sinen korkular ve travmaların dönüştürücü etkisi yazarın dili aracılığıyla bir tür karanlık masala dönüşür.
Beş Sevim Apartmanı’nın temel anlatı yapısı, psikiyatrist Doktor Samimi’nin günlüğü üzerinden ilerler. Çocukluğunda cinperilerle arkadaşlık etmiş olan Samimi, büyüdükçe bu inancı bir utanç vesilesi sayar ve tüm insanlığı cinperilerin olmadığına inandırmayı kendine görev edinir. Bu amaçla metruk bir apartmanı satın alır ve cinperilerle iletişimde olduğunu söyleyen beş hastayı binanın her katına yerleştirir. Böylece roman, her katı travmanın farklı bir biçimini barındıran karanlık bir zihne dönüşür. Samimi’nin sözde bilimsel savaşı da giderek kendi iç karanlığına doğru bir çöküşe evrilir.
Romanın her karakteri, üç katmanlı bir anlatıyla tanıtılır: önce kendi yarattıkları cinperi masalları, ardından Samimi’nin gözlemleri ve en sonunda gerçek hikâyeleri. Bu yöntem, bireyin psikolojik savunma mekanizmalarının nasıl çalıştığını gösteren güçlü bir edebi stratejiye dönüşür. Oğuz’un bir cüceye, annesinin bir meleğe dönüştüğü masalsı dünyası; Yeşim’in kendisini yaşlı bir cadı olarak gördüğü büyü evreni; Yusuf’un cinperilerle birlikte işlediği sanrısal cinayetler; Elif’in iki kimlik arasında parçalanmış bedenine ve zihnine tutunduğu yalanlar; Melike’nin peri gülüşü ve ölümsüzlük arasında sıkışan, istismar dolu hayatı… Bunların hepsi gerçekliğin dayanılmazlığından kaçmak için kurulmuş karanlık sığınaklardır. Söğüt’ün kurduğu masalsı dil, bu sığınakların hem iyileştirici hem yıkıcı doğasını görünür kılar. Her masal, her hayal bir yarayı örtmek için icat edilmiş olsa da zamanla o yaranın kendisi olur; karakterler gerçeklikten uzaklaştıkça hayallerinin içinde boğulurlar.
Doktor Samimi’nin günlüğünde giderek artan karanlık ifadeler, onun cinperilere açtığı savaşın aslında kendi zihninin gölgeleriyle yaptığı bir hesaplaşma olduğunu açıkça ortaya koyar. Hastalarının her biri, Samimi’nin kendi geçmişinin yankıları gibidir; onların travmalarına şahit oldukça kendi yaralarını daha da derin hisseder.
Söğüt’ün romanında halk inanışları, rüya tabirleri, destan ve menkıbeler yalnızca dekoratif ögeler değildir; karakterlerin bilinçaltlarını şekillendiren kültürel bir mirasın parçası olarak anlatıya işlemiş durumdadır. Bu kültürel kodların üzerine kurulu masallar metinlerarasılık, parçalı yapı, üstkurmaca ve ironik anlatım gibi postmodern tekniklerle birleşerek romanı hem geleneksel hem de modern bir noktaya taşır. Söğüt, inancın bireyi nasıl şekillendirdiğini, hatta nasıl felce uğrattığını gösterirken okuru rahatsız eden, ama aynı zamanda kendine çeken karanlık bir atmosfer yaratır. Gerçek ile hayal arasındaki sınırın sürekli yer değiştirmesi, rüya tabirlerinin yol gösterici ama bir o kadar da yanıltıcı rolü, romandaki belirsizliği derinleştirir.
Beş Sevim Apartmanı, sonuç olarak, insanın gerçeklikle kurduğu kırılgan ilişkiyi, travmanın zihinde yarattığı yıkıcı boşlukları ve inancın hem bir sığınak hem de bir tutsaklık alanı oluşunu etkileyici bir dille işler. Söğüt, en korkunç hakikatleri bile masalın büyüsüyle örerken okuru ürkütmeden, ama etkileyici bir karanlığa doğru sürükler. Roman, modern Türk edebiyatında hem yapı hem tema açısından özgün bir yere sahiptir; zira okura insan ruhunun kat kat açılan yaralarını, yalanlarla örtülü gerçekliklerini ve nihayetinde kendi iç yangınında kaybolan bir binanın trajedisini hatırlatmaktadır.
-Başak ÇATIKKAŞ-


Yorumlar